Hızla Yaşanan Değişimin Yanında Tartışmaya Devam “Geleceğin Hekimi mi? Hekimin Geleceği mi?”


Hızla Yaşanan Değişimin Yanında Tartışmaya Devam “Geleceğin Hekimi mi? Hekimin Geleceği mi?”

Endüstri4.0 çağında değişimi bariz bir şekilde göreceğimiz sektörlerden birisi de sağlık olacaktır. Sağlık4.0 olarak adlandırdığımız bu dönemde tanı, tedaviden eğitime, hizmet sunumundan ekibe kadar birçok unsur değişmekte ve bu değişimden en çok etkilenecek meslek gurubu da hekimlik olacaktır.  

Binlerce yıldır sağlık hizmetleri hekimlerin benzersiz bilgi ve becerilerinin geleneksel uygulamaları olarak güncel yaşantımızda yerini aldı. Hasta-Hekim etkileşimi sürecin merkezinde ve zamanın yıkıcı etkisine dayanan kişisel, şefkatli bir ilişkinin temeli olarak sağlık hizmet sunumunun yapıtaşı oldu. Fakat 21. yüzyıl tıbbını değiştiren güçler binlerce yıllık geleneği bozmaya devam ediyor.

Zamanla tıbbi bilgi odağının hekimin hafızasının dışında kamusal alanda, dijital dünyada yer almaya başlamasıyla hastalar, diğer hizmet sağlayıcı meslekler ve şirketlerin bilgiye erişimleri artmaya başladı. Bu süreç bilginin tek sahibi olan hekimlerin sağlık hizmetini yönetip yönlendirme gücünü azalttı. Tarihsel süreçte bilimsel ve teknolojik gelişmeler, hekimlerin hasta sorunlarını tek başlarına çözmesinin ötesinde farklı meslekler ile işbirliği zorunluluğunu doğurdu. Tıbbi pazar her geçen gün teknoloji etkisi altına girmekte, teknoloji sayesinde hastalara ulaşarak doğrudan hem tanı, hem de tedavi seçenekleri sunan şirketler sağlık sürecinin kontrol odağını doktorlardan hastalara kaydırıyor. 

“Endüstri4.0’ın en önemli yapı taşı hiç kuşku yok ki eğitim. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü'nün (OECD), 2015 yılında 76 ülke arasında yaptığı kapsamlı küresel eğitim araştırmasında Türkiye 41. sırada yer alıyor.”

Değişen dünyamızda geleceğin doktoru nasıl olacak? Herkesten çok tıp eğitimi veren akademisyenlerin bu konuda bir öngörüsü var. Ancak günümüz tıp eğitimi geleceğin hekimini yetiştirmek için yeterli mi? 2014 Yılında toplanan Amerikan Tıp Birliği’nden(AMA) Akademisyenler geleceğin hekimini tanımlar iken sahip olması gereken yetkinlikleri sıralamışlardır. Bunlar;

• Geleceğin hekimleri için önemli bir yetkinlik bilinmeyenleri kabul etmek ve bunları nasıl keşfedeceğinizi bilmek olacaktır.
• Geleceğin hekimleri sadece diğer sağlık meslek mensupları ile birlikte çalışmak zorunda kalmayacaklar ayrıca diğer disiplinlerden bireyler ve hatta sağlık hizmetleri dışındaki profesyoneller ile çalışmak zorunda kalacaklar.
• Geleceğin hekimi için bilgi yönetimi olmazsa olmazlardandır. Gün geçtikçe artan bilimsel bilgi ışığında hasta takibinde kullandığımız bilgiler katlanarak artıyor. Bu bilgilerin toplanması, analiz ederek anlamlandırılması için bilişim teknolojilerinden yararlanmak kaçınılmazdır
• Hasta verilerini toplayıp analiz etmek daha kolay hale geldikçe, hastaya ayrılan zaman daha da artacak, hasta hekim iletişiminde farklı araçlar ve imkânlar doğacaktır. Hekimlerin bu yeni iletişim araç ve modellerini öğrenmesi gerekmektedir.
• Sadece tanı koymak ve kanıta dayalı tedavi yapmak toplumlarımıza sağlık kazandırmak için yeterli değildir. 20. Yüzyılda hekimler olarak mücadelemiz ve karşılaştığımız zorlukların başında hastalarımızın yaşam sürecinin mümkün olduğunca sağlıklı geçirmesi gelir iken 21. Yüzyılın zorlukları, yaşamı yıllara eklemek olacak ve bunu farklı disiplin ve mesleklerle çalışarak yapacağız.

Hekime ulaşımda coğrafi sınır kalkıyor. Eve doktor çağırma dönemi geri geliyor

Günümüzde klinik ziyaretin %97 sinde hasta, hasta yakını ve hekimin iletişimi söz konusu iken gelecek ziyaretlerde hemşireler, beslenme uzmanları, genetik danışmanları, eczacılar, terapistler, sosyal hizmet uzmanları, akıl sağlığı profesyonelleri ve egzersiz koçları gibi uzmanları da sıklıkla göreceğiz. Gelişen teknolojiler dolayısıyla uzaktan erişim imkânları artacak ve kurumsal sınırlar ortadan kalkacaktır. 

Zamanla hekim ziyaretinin doğasıda değişecektir. Hasta tarafından oluşturulan veriler ziyaretin veri alışverişine dönüşmesini sağlayacaktır. Yarının hekim ziyareti; kan basıncı, glikoz seviyeleri, aktivite düzeyleri, diyet ve sosyal katılım metrikleri gibi nesnel, yüksek frekanslı ve gerçek zamanlı akış verisini içerecektir. Ziyaret için belirli bir mekâna ihtiyaç duyulmaksızın uzaktan veri aktarımı ile hasta ve hekimler bulundukları yerden değerlendirme imkânlarına sahip olabilecektir. Birçok ziyarette fiziksel muayenenin uzaktan erişimden dolayı sorun olacağını düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Zira birçok akıllı telefon uygulaması(Bugün bazıları FDA Onayı aldı) ile kalp seslerini ve bazı hayati belirtileri almak, cilt bulgularını ve davranışları izlemek şimdiden mümkün oldu. 

Bahsettiğimiz bir moda akımı değil, hemşireler günümüzde de ev ziyaretlerinde bulunuyor ama 1930’larda hasta hekim iletişiminde %40 gibi bir zaman dilimini oluşturan eve doktor çağırma yok denecek kadar azalmıştı. Şimdi eve doktor çağırma dönemi geri dönüyor. Pek çok meslektaşımı hoşnut etmese de gerçekler ortada; Tele Tıp’taki gelişmeler, kişiselleştirilmiş ürünler hizmet sunumunda kurumsal sınırların ortadan kalkması, hizmet çeşitliliğinin artması ile sağlık hizmetleri hastanelerden tıp merkezlerine, evlere, mobil cihazlara geçecek ve tıbbi bakımı diğer hizmetler gibi(örneğin, perakende sektörü) alışverişe uygun hale getirecektir. Ev ortamına yapılan hasta merkezli ziyaretler, evdeki bir hastaneden(Tedavi ve tanı cihazları ile donatılmış ortam), akıllı telefon uygulamalarına ve hekim bulma yelpazesi içinde bireylerin ihtiyacı doğrultusunda faydalanması için çeşitlilik içerecektir.

Teknolojik gelişmeler ve finansal yatırımlar tarafından desteklenen yeni girişimciler, hizmet sunumunu yeniden şekillendirecek. Hekim klinik ziyaretindeki değişiklikler başlangıçta süreçleri, politikaları ve ekonomisi günümüzün modası geçmiş modellerine bağlı olan medikal kurumlardan gelecektir. Hekim ziyaretlerindeki değişimin zamanlaması ise şu anda kurum merkezli bakımı teşvik eden ve hasta merkezli bakımı engelleyen politika değişikliklerine bağlı olacaktır. Bunun yanında hızla yaşlanan nüfus ve teknolojinin benimsenme hızı ülkelerin bu sürece geçişinde önemli faktörlerden olacaktır.

Yaşanacak değişikliklerin tıp merkezleri, meslek ve hastalar için büyük etkileri olacaktır. Tıp merkezlerinin, klinik alan talebi, bekleme odaları ve otoparklar, teknolojik donanım, fiziksel ve işgücü ihtiyaçları değişecektir. Hekimler için evde bakım sağlanması, yeni prosedürler, tanı ve tedavi donanımlarının kullanımı için daha fazla eğitim gerektirecektir. Hastaların coğrafi erişimi genişleyecek, uzmanlar da dâhil olmak üzere daha fazla hekime erişimi mümkün olacaktır. “Yerel” uygulayıcı kavramı, bölgesel, ulusal ve hatta uluslararası bir modele dönüşmektedir. Hasta için erişim arttıkça hekim için rekabet gündeme gelecektir. Hekimler için rekabette bilginin yanında sahip olduğu donanım önemli hale gelecektir.

Hekimler kişiselleştirilmiş bakım sunma konusunda kendini geliştirmek zorunda

İngiliz Tabipler Birliği başkanı ve Lordlar Kamarası'nın bağımsız üyesi Prof. Dr. Barones Ilora Gillian Finlay “Tıp son on yılda olağanüstü gelişmeler kaydetti. Kanser ile mücadelede tedavi olasılığı ve süreçte iyi bir yaşam şansı arttı. Hastalık sürecinde iyi bir yaşam kalitesini yakalamak için iyi bakım önemli hale gelmiştir. Dolayısıyla yeni nesil hekimler, zor tıbbi durumların yönetilmesi, korkmuş ve üzüntülü hastaya yaklaşım ve günün her saatinde kişiselleştirilmiş bakım sunma konusunda kendilerini geliştirmeleri gerekiyor.”  diyor.

Gelecekte koruyucu hekimlik uygulamaları uzun süreli sağlıklı yaşam yılı için anahtar rol oynayacaktır. Hekimlerin bunu sağlaması için pek çok yeni faktörü göz önünde bulundurması gerekiyor. Her bir bireyin genetik yapısı, yaşadığı ortam, aktiviteleri, beslenmesi, mesleği, alışkanlıkları, iletişimleri… Vb. gibi tıbbi durumu farklılaştıracak özelliklerini göz önünde bulundurarak bireyin ihtiyaçlarına göre kişisel bakım sunmak zorundayız.

Tanı ve tedavide kullanılan cihazlar akıllanıyor

Sağlık sektöründe, sunulan hizmette standart sağlanması yıllardır üzerinde çalışılan konulardan biri olmuştur. Yüzlerce branş ve yüzbinlerce hekim göz önüne alındığında bu standardizasyonu sağlamanın güçlüğü ortaya çıkmaktadır. Bilim camiası her bir tıbbi durum için algoritma ve guideline geliştirerek standart sağlama çabası içine girmiştir.  Günümüzde hekimin kısıtlı zamanda çok fazla sayıdaki tıbbi durumda algoritma ve guideline uygulaması bekleniyor. Zaman içinde sürekli değişen ve gelişen algoritma ve guidelinelar konusunda artık hekime destek olacak sistemler yolda. Günümüzde hekim olarak tanı ve tedavide kullandığımız pek çok cihaz yapay zekâ ile akıllı hale geliyor. 

Yapay zekânın ilk örneklerini sağlık sektöründe görmeye başladık bile. Yapay zekânın yaşamın içine her geçen gün daha fazla katıldığını görmek mümkün. Yapay zekâ ne kadar mükemmel tasarlansa da işlevini yapabilmesi için önce öğrenmesi gerekiyor. 

Günümüzde insanların yanında makineleri de eğitiyoruz 

Makine öğrenimi ile doktorların gerçek yaşam deneyimini birleştiren İnsan Tanı Projesi (Human Dx) , daha bilinçli klinik kararlar alabilmek için hasta, doktor, organizasyon, cihaz geliştiricisi veya araştırmacı gibi herkesin erişebileceği bir sistem geliştirmek için 80'den fazla ülkede 7.500 doktor ve 500 sağlık kuruluşundan bilgi toplamaktadır. Hali hazırda kullanılan robotik cerrahinin zamanla geliştirmelerle kendi kendine operasyon yapabilecek duruma geleceği öngörülüyor. 

Günümüzde hekimlerin zamanının önemli bir kısmını ekran başında geçirdiği bilindiğinden, yapay zekâ destekli tanı cihazlarının geliştirilmesinin ne kadar anlamlı olduğu daha iyi anlaşılıyor. Oxford'daki John Radcliffe Hastanesi'ndeki araştırmacılar, kalp hastalıklarının teşhisinde yapay zekâ geliştirirken, Harvard Üniversitesi'nden araştırmacılar, potansiyel olarak ölümcül kan enfeksiyonlarını tespit edebilen “akıllı” bir mikroskop yarattılar. Bilim insanları yapay zekâya sahip mikroskoplarının doğru teşhis oranını artırmak için mikroskoplarını 25.000 slayttan alınan 100.000 görüntü ile eğitti. 

Önümüzdeki yıllarda, yapay zekânın sağlık sektöründeki rolü büyüyecektir. Accenture Consulting'in hazırladığı bir raporda, 2014 yılında ilaçta yapay zekânın piyasa değeri 600 milyon dolar olarak gösteriliyordu. 2021 yılına kadar, bu rakamın 6,6 milyar dolara ulaşması bekleniyor. Birçok hekimin düşüncesinin aksine gelecekte yapay zekâ doktorları değiştirmekle değil, yeteneklerini optimize etmek ve iyileştirmekle ilgili destek olacaktır. Hekimlerin çoğunluğunun, son kararı kendisi alıp uyguladığı müddetçe bu alandaki gelişmeleri desteklediğini söyleyebiliriz.    

Son söz; Hazır olun gelecek hiç olmadığı kadar yakın

Tıp tarihinin en heyecan verici dönemine girdiğimizden şüpheniz olmasın. Teknoloji ve bilimsel gelişmelerin ışığında genetik alanındaki gelişmeler hastalıkları ve yaşlanma sürecini daha iyi anlamamızı sağlıyor. Yakın gelecekte son derece etkili ve bireyselleştirilmiş tedaviler ile hizmet sunarken, yeni ve uygun fiyatlı teknolojiler kullanarak belki de küresel ölçekte sağlık problemlerine çözümlerin bulunacağı konusunda iyimserim. Tüm bu gelişmelerin ışığında tıp mesleği 21. yüzyılda fırsatların yanında kayda değer bir risk altındadır. Hekimler için gelişen ve değişen dünyada eğitim, öğretimden organizasyona, teorikten pratiğe kadar hizmet sunumunun tüm yelpazesinde değişim olacaktır. Hekimler olarak bu değişime hazır olmak zorundayız.
                                                                                                   

Dr. Hamza Gemici                                                                                                 
Medical Innovator                                                                                                                 &                                                                           Health4.0 Congress Scientific Secreteriat

Kategori: DOKTORCLUB ÖZEL