Kaplumbağa Kabuğundan İlham Alınarak İnsülin Kapsülü Tasarlandı

  • 23/02/2019

Kaplumbağa Kabuğundan İlham Alınarak İnsülin Kapsülü Tasarlandı

Diyabetle yaşamanın yan etkilerinden biri olarak, hastaların her gün kendilerine insülin enjekte etmeleri gerekir. İnsülini daha kolay bir şekilde, örneğin bir kapsül yutarak uygulayabilmek bu durumdaki hastaların yükünü büyük ölçüde azaltacaktır.


MIT’li araştırmacılar tam olarak bu düşünceyi hayata geçirdi. Kapsül insülin şu ana kadar yalnızca hayvanlarda denenmiş olsa da, bu alanda kesinlikle heyecan verici bir başlangıç oldu. Bir yaban mersini büyüklüğündeki kapsülün içinde dondurularak kurutulmuş ve sıkıştırılmış insülin içeren küçük bir iğne yer alıyor ve mide zarına salınarak enjekte oluyor. Mide duvarında acı reseptörleri bulunmadığından, hasta hiçbir rahatsızlık hissetmiyor.


Ancak insülinin yutulmasıyla ilgili problem, kana ulaşmadan önce mide asidi tarafından parçalanmasıydı. Bu nedenle araştırmacıların, küçük insülin iğnelerinin rastgele salınmak yerine sadece mide duvarına enjekte edilmesini sağlamaları gerekiyordu. Bu sorunu çözmek için ilhamı leopar kaplumbağalarından aldılar.


Leopar kaplumbağaları Afrika'da bulunur ve tasarım harikası kabuklara sahiptirler. Dik kenarlarının yüksek oluşu, eğer sırt üstü düşerlerse son derece kullanışlı olur. Bilim insanları kaplumbağa kabuğunun konumunu kendiliğinden düzenleyebiliyor oluşunu, bilgisayar modellemesini tasarlamak için kullandılar. Böylece midenin içinde kendisini doğru şekilde yönlendirebilen bir kapsül yarattılar.


Science 'ta yayınlanan çalışmanın yazarlarında Alex Abramson, “Kişinin hareket etmesi ya da midesinin guruldaması halinde dahi, cihaz olması gereken yönünden hareket etmez.” diye açıkladı.


Cihaz domuzlar üzerinde test edildiğinde, tüm insülinin kana girmesi yaklaşık bir saat sürdü ve herhangi bir ters reaksiyona neden olmadı.


Kapsül, şu an için tip 2 diyabetli bir kişinin normalde enjekte etmesi gereken dozu verebilecek şekilde tasarlandı; ancak insanlar üzerinde denenmeden önce daha fazla araştırma ve klinik çalışmaya ihtiyaç duyuluyor.

Kaynak: https://www.iflscience.com/health-and-medicine/