Büyük ve derin yaraların iyileşme sürecinde, sık sık pansuman yapılması ve yaradaki değişimin çok iyi takip edilmesi gerekiyor. Bu süreçte hasta genelde ağrı hissediyor, hatta bazı durumlarda genel anestezi gerekebiliyor veya hasta için duygusal olarak rahatsız edici olabiliyor. Bu nedenle yara takibi ve pansumanını daha az invaziv şekilde yapabilecek bir yönteme ihtiyaç duyuluyor.

Yara iyileştikçe, çevresinin kimyasal bileşimi değişir. Yaranın etrafında konsantrasyonu değişen kimyasal maddelerden birkaçı laktat ve oksijendir; bu nedenle yara iyileşmesinin biyobelirteçleri olarak işlev görebilirler. Binghamton Üniversitesi'nden araştırmacılar, bu iki kimyasal maddenin ölçümlerini yapabilen, cilde yapışan bandaj şeklinde esnek bir elektronik sensör geliştirdiler. Cihaz, cildin doğasından ilham alarak onun mikro mimarisini taklit edecek şekilde tasarlandı. Esnek algılama bileşeni, üzerine yerleştirildiği ciltle tamamen temasta kalabilen altın bir ağdan oluşuyor.

Cihazla yalnızca iki kimyasal madde ölçülebilse de, teknolojisi diğer analitleri içerecek şekilde yeteneklerini genişletme potansiyeline sahip. Ayrıca, bu tür sensörler organları ve fonksiyonlarını doğrudan vücudun iç kısmından izleyebilen, implante edilebilir cihazların parçaları olarak gelecekte kullanılabilecek gibi duruyor.

Çalışmanın araştırmacılarından Ahyeon Koh, “Biyo-taklit yapılı sensör platformu, biyolojik doku ve biyo-arayüzlü elektronikler arasında serbest kütle transferine izin veriyor. Bu nedenle, bu biyo-entegre algılama sistemi, biyolojik sisteme görünmeden veya vücutta enflamatuar bir yanıta sebep olmadan kritik biyokimyasal olayları belirleyebiliyor.” diye açıklıyor.

Kaynak: www.medgadget.com