PANDEMİ HUKUKU (KORONAVİRUS-COVİD 19)

  • 25/03/2020

PANDEMİ HUKUKU (KORONAVİRUS-COVİD 19)

Yaşamakta olduğumuz ve tüm toplumu etkileyen COVİD-19 salgınıyla birlikte daha önce çok aşina olmadığımız bazı kavramlar sık sık gündeme gelmeye başlamıştır. Bunların başında "Karantina" kavramı gelmektedir. TDK sözlüğünde Karantina, 'bulaşıcı bir hastalığın yayılmasını önlemek için belli bir bölgenin veya yerin kontrol altında tutulup giriş çıkışların engellenmesi biçiminde uygulanan sağlık önlemi' olarak tanımlanmıştır.  Karantina,  bulaşıcı hastalıkların yayılmasını önlemek için başvurulan etkin bir tedbir olup, gerek karantina ve gerekse alınacak diğer tedbirlerle ilgili önem arz eden yasal düzenlemeleri konunun önemine binaen teknik detaylara girmeden bir farkındalık oluşturmak amacıyla kısaca paylaşacağım.

1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu

24.04.1930 tarihinde yürürlüğe girmiş olup, Cumhuriyetin ilk yıllarında sağlık alanında ki en kapsamlı yasal düzenleme olan UHK’nun “Memleket dâhilinde sâri ve salgın hastalıklarla mücadele” başlıklı 57 nci ve devamı maddelerinde, salgın hastalıklarla yapılacak mücadelede kamu veya vatandaşlar tarafından yapılması ve uyulması gereken hususlar düzenlemiştir.

Kanunun 57 nci Maddesine göre, maddede belirtilen bulaşıcı ve salgın hastalığa yakalanan veya şüphe duyulan kişilerin yetkili makamlara haber verilmesinin zorunlu olduğu, devamında ise bildirim zorunluluğu olan kimseler, bildirimlerin nasıl ve hangi hallerde yapılacağı ile alınacak tedbirlere ilişkin hususlar düzenlenmiştir.

Kanunun 64 üncü maddesinde; 57 nci maddede sayılanların dışında bir bulaşıcı hastalık salgını baş gösterdiğinde her türlü tedbiri almaya ve uygulamaya Sağlık Bakanlığının yetkili olduğu belirtilmiştir.

Kanunun 67 nci maddesinde, “tabiplerin, salgın hastalık hallerinde hastalık vakaları hakkında her türlü inceleme yapma, hastayı ve gerektiğinde hasta yakınlarını muayene etme, hastalığın seyri hakkında bilgi alma konusunda yetkili oldukları ve buna karşı çıkanların bu kanun hükümlerince cezalandırılacakları” düzenlenmektedir.

Kanunun 72/1 inci maddesinde¸ “Hasta olanların veya hasta olduğundan şüphe edilenlerin ve hastalığı herkese yayma riski taşıdıkları belli olanların tıbben gerekli sürelerde, evlerinde veya sağlık şartlarına haiz mahallerde tecrit ve gözlem altına” alınabilecekleri düzenlenmiş,

Cezai hükümleri düzenleyen 282 nci maddesinde; “Bu Kanunda yazılı olan yasaklara aykırı hareket edenler veya zorunluluklara uymayanlara, fiilleri ayrıca suç oluşturmadığı takdirde, ikiyüzelli Türk Lirasından bin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.” Hükmü mevcut olup, para cezası 3150-TL olarak güncellenmiştir.

284 üncü maddesinde ise ”66 ve 67 inci maddelerde zikredildiği üzere bulaşıcı hastalıklar hakkında tetkikatta bulunmağa yetkili memurlara muhalefet eden kimseler Türk Ceza Kanunu’nun 195 inci maddesi gereğince cezalandırılır.” Hükmü ile de Salgın hastalık hallerinde muayene olmaktan kaçan, kanunda zikredilen yasaklara uymayan kişiler hakkında TCK’nun 195 inci maddesine atıfla hapis cezası öngörülmektedir.

Burada amaç, toplum sağlığını korumak ve COVİD-19 gibi salgın hastalıkların yayılımının önlenmesi olup, bu düzenleme ile Sağlık Bakanlığına ve tüm kamu idarelerine önemli yetkiler verilmektedir.

4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu

Karantinaya benzer bir düzenleme de TMK’nun “Koruma Amacıyla Özgürlüğün Kısıtlanması” başlıklı 432 nci maddesiyle getirilmiştir. Maddede; “Akıl hastalığı, akıl zayıflığı, alkol veya uyuşturucu Madde bağımlılığı, ağır tehlike arzeden bulaşıcı hastalık veya serserilik sebeplerinden biriyle toplum için tehlike oluşturan her ergin kişi, kişisel korunmasının başka şekilde sağlanamaması hâlinde, tedavisi, eğitimi veya ıslahı için elverişli bir kuruma yerleştirilir veya alıkonulabilir…”hükmüyle ağır tehlike arz eden bulaşıcı hastalığı olan kişilerin tedbir amaçlı alıkonulabileceği düzenlenmektedir.

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu

TCK’nun “Bulaşıcı hastalıklara ilişkin tedbirlere aykırı davranma” başlıklı 195 inci maddesinde; “Bulaşıcı hastalıklardan birine yakalanmış veya bu hastalıklardan ölmüş kimsenin bulunduğu yerin karantina altına alınmasına dair yetkili makamlarca alınan tedbirlere uymayan kişi, iki aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” Hükmü mevcut olup madde gerekçesinde, kamu sağlığının korunması amaçlandığı ifade edilmiştir.

Görüldüğü üzere, maddede bulaşıcı hastalıkların çıkması halinde yetkili makamlarca uygulanacak olan “karantina” ve karantina ile ilgili alınacak her türlü tedbire uymamak suç olarak tanımlanmış ve uymayan kişiler hakkında iki aydan bir yıla kadar hapis cezası öngörülmüştür. TCK m 195 deki suçun oluşabilmesi için, failde suç işleme kastı olmalıdır.

Sonuç olarak, salgınlarda muayene olmaktan kaçınan, hekimlere veya sağlık çalışanlarına zorluk çıkaran, karantina uygulamasına ve bu konuda alınmış olan tedbir ve kararlara uymayan kişiler hakkında Umumi Hıfzıssıhha Kanunun ilgili hükümleri gereğince uygulanacak olan idari para cezalarının yanında, TCK'nun 195 inci maddesi gereğince iki aydan bir yıla kadar hapis cezası verilebilecektir. Bu düzenlemeler ile özgürlükler, t oplum sağlığının korunması ve kamu düzeninin sağlanması amacıyla kısıtlanabilmektedir.

COVİD-19 Salgını İle İlgili Sosyal Medyada Yapılan Paylaşımlar.

Burada üzerinde durmak istediğimiz husus “halk arasında korku ve panik” yaratmak kastıyla sosyal medya üzerinden yapılan gerçek dışı, provokatif paylaşımlardır.

TCK’nun “Halk arasında korku ve panik yaratmak amacıyla tehdit” başlıklı 213 üncü maddesinde; “Halk arasında endişe, korku ve panik yaratmak amacıyla hayat, sağlık, vücut veya cinsel dokunulmazlık ya da malvarlığı bakımından alenen tehditte bulunan kişi, iki yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır…” hükmü mevcuttur. Bu suçun basın ve yayın yoluyla işlenmesi hâlinde, verilecek ceza yarı oranına kadar artırılır. Suçun oluşabilmesi için sosyal medya üzerinden yapılacak olan paylaşımların, “hayat, sağlık, vücut veya cinsel dokunulmazlık ya da malvarlığına” yönelik “aleni bir tehdit” oluşturması gerekmektedir. Burada suç işleme kastı olmalıdır. Aksi takdirde TCK m.213’deki suç oluşmayacaktır.

Örneğin; Corona virüs salgınında ilgili kurum ve görevlilerce gerekli ve yeterli tedbirler alınmadığı, konunun halktan saklandığı yönünde gerçek dışı görüntü ve ses dosyaları da kullanılarak sosyal medyada kamuoyunu endişeye düşürme, toplumu korku ve paniğe sevk etme, yetkili ve sorumlu kuruluşları ve kişileri hedef gösterme amaçlı paylaşımlar.

TCK’nun “Kanunlara uymamaya tahrik” başlıklı 217 nci maddesinde; “Halkı kanunlara uymamaya alenen tahrik eden kişi, tahrikin kamu barışını bozmaya elverişli olması halinde, altı aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.” hükmü mevcut olup, “karantina” gibi kanunla öngörülmüş olan tedbirlere uymamaya yönelik yapılacak eylemler de bu suç kapsamına değerlendirilebilecektir. Suçun basın ve yayın yoluyla (sosyal medya) işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranına kadar artırılır. Kanun burada fiilin suç olması için “tahrikin aleni” ve “kamu barışını bozmaya elverişli” olması şartlarını aramaktadır.

Yargıtay “Kanunlara uymamaya tahrik” fiilini “Sosyal medya üzerinden, kanunun tümü veya bir kısmına karşı gelmeye, koyduğu kurallara uymamaya, kanunun koyduğu ilkelere veya zorunluluklara aykırı tahrik söz konusu olacaktır. Burada tahrik eyleminin gerçekleşmiş olup olmamasının önemi yoktur. Bir kimsenin bu saik ile hareket etmesi yeterlidir (Y16CD-K.2017/361).Şeklinde ifade etmiştir. 

Olağanüstü şartlar yaşadığımız bu dönemde hepimizin üzerine düşen görevler olduğunun farkında olarak; gerek kamu sağlığı, gerekse bireysel sağlığımızı korumak ve bu süreci en az hasarla atlatabilmek için toplumu demoralize etmeye çalışan asılsız sosyal medya paylaşımlarına değil, yetkili makamlarca yapılan açıklamalara itibar edilmesi, başta karantina olmak üzere alınan tedbirlere, kararlara ve kurallara hassasiyetle uyulması gerekmektedir.

Av. Gürbüz YÜKSEL

Sağlık Bakanlığı SBSGM

Hukuk Koordinatörü

Kategori: COVID-19