COVID-19 Döneminde Hipokondri Hastalarında Çevrimiçi Terapi
Düzenli olarak sağlıkları hakkında takıntılı olan insanlar
için, koronavirüs krizi sıkıntılarını büyük ölçüde büyütebilir. Bu, hipokondri
hastası olmak için iyi bir zaman değil.
Kişisel konuşma terapisi, hipokondri hastalarına bir sağlık
tehdidi korkusunun üstesinden gelmek için altın standart olmakla birlikte, yeni
bir çalışma çevrimiçi tedavinin de aynı derecede etkili olabileceğini
düşündürmektedir. Çalışmanın yazarı Erland Axelsson, “ Daha önce yapılan
araştırmalar, tipik olarak sağlıkları hakkında çok endişe duyan kişilerin bir
pandemi gibi sağlıkla ilgili tehditlere daha güçlü tepki verdiklerini
gösteriyor. Çevrimiçi tedavi seçeneklerine erişim yeteneği bu tür hastalar için
çok değerli." diyor.
200'den fazla İsveçli ile yapılan çalışma 2014-2020 arasında
gerçekleştirildi. COVID-19'dan önce olmasına rağmen, mevcut koşullarda
çevrimiçi tedaviyi en güvenli seçenek olarak görebilecek hastalara bir güvence
sunabilir.
Stockholm'deki Karolinska Enstitüsü'nde klinik psikolog ve
doktora sonrası araştırmacı olan Axelsson, “ Sağlık kaygısı için en çok
araştırılan ve en çok tavsiye edilen tedavi yöntemi olan bilişsel davranış
terapisinin(CBT) yüz yüze tedavi ile eşit etkileri olan internet üzerinden
metin tabanlı bir tedavi olarak verilebildiğini bulduk. " dedi. Sağlık
kaygısı bozukluğu olarak da adlandırılan hipokondrinin, altı ay veya daha uzun
süren sağlıkla ilgili aşırı bir meşguliyet içerdiğini belirtti. Genelde önemli
ölçüde acıya, bozulmaya veya her ikisine birden yol açtığını aynı zamanda iş ve
ilişkileri zayıflatabilecek depresyon ve korku temelli davranışlardan
kaynaklandığını da sözlerine ekledi.
Çalışma katılımcıları ortalama 39 yaşındaydı ve ortalama
dokuz yıldır sağlık kaygılarıyla uğraşıyorlardı. Sağlık kaygısı anketini
tamamlandıktan sonra, hastaların yarısı beş psikolog tarafından sunulan üç
aylık yüz yüze davranış terapisi almak üzere rastgele seçildi. İlk haftada bir
seans 80 dakika, sonraki her seans yaklaşık 45 dakika sürdü. Amaç, sağlık
kaygısını besleyen davranış kalıplarını kırmaktı. Örneğin, kalp sağlığı
hakkında paranoyak hissedenler nabzını kontrol etmeden egzersiz yapmaya teşvik
edildi.
Diğer gruba üç aylık çevrimiçi terapi uygulandı. Amaç
aynıydı, ancak yüz yüze veya video bağlantılı arayüz yoktu. Bunun yerine, her
hafta hastalara aynı psikologlar tarafından yazılı kişisel yardım rehberliği ve
soruları e-postayla gönderme olanağı verildi. Bu hizmetin sağlanması hasta
başına haftada yaklaşık 10 dakika sürdü.
Daha sonra tüm hastalar, terapi programları tamamlandıktan
sonra, altı ay sonra ve bir yıl sonra ek sağlık kaygısı anketlerini
tamamladılar. İzlemin tüm aşamalarında, her iki grup daha önce kontrolsüz
sağlık korkularından kaynaklanan kaygı, depresyon ve uykusuzlukta daha iyi başetme
yeteneği açısından eşit derecede iyi çıktı.
Axelsson, "İnternet üzerinden iletilen CBT, terapistten
daha az zaman gerektirir, coğrafi mesafelere bakılmaksızın ulaşılabilir ve
hastanın işten zaman ayırmasını gerektirmez. Ayrıca, insanların yardım almasını
engelleyen damgalama daha az sorun olabilir. " Dedi.
Boston'daki Beth Israel Deaconess Tıp Merkezi'nde dijital
psikoloji direktörü Dr. John Torous, Pandemi nedeniyle tele-sağlığın
yaygınlaşması ile herkesin tıbbi bakıma erişiminin arttığını söyledi. Ancak bu,
insanların gerçekten ihtiyaç duydukları tedaviyi alacakları anlamına gelmez,
diye uyardı. Amerikan Psikiyatri Birliği'nin akıl sağlığı bilgi teknolojisi
komitesine başkanlık eden Torous, ayrıca tüm çevrimiçi terapilerin eşit
olmadığını söyledi. Ayrıca, insan etkileşimini içermeyen çevrimiçi kendi
kendine yardım terapilerinin "insanların döngüde olduğu tedavilerden daha
az etkili olduğu görülüyor" dedi. Çalışma sonuçları 13 Mayıs JAMA
Psikiyatri dergisinde yayınlandı.
Kaynak: https://medicalxpress.com/
Kategori: COVID-19
DİĞER Haberler
KATEGORİLER
DİJİTAL MAGAZİNLER
2024 - Sayı 1
2023 - Sayı 1
2022 - Sayı 1
Diğer Dijital Magazinlerimiz