Kalp Yetmezliği İçin Potansiyel Önlem Araştırmaları

  • 04/11/2020

Kalp Yetmezliği İçin Potansiyel Önlem Araştırmaları

Amerika Birleşik Devletleri'nde kalp yetmezliğinin yaygınlığı büyüyen bir endişe kaynağı olmaya devam ediyor. Yale Üniversitesi’nden bir hekimin önderlik ettiği yeni çalışma, hipertansiyon, diyabet, obezite, atriyal fibrilasyon ve kalp krizi geçmişi gibi risk faktörleri olan hastalarda kalp yetmezliğinin ne sıklıkta ortaya çıktığını analiz ediyor.


Kalp yetmezliğinin; koroner arter hastalığı, yüksek tansiyon ve diğer yaşam tarzı risk faktörlerine sahip ileri yaşlı yetişkinler arasında yaygın olduğu biliniyor. Her yıl hastaneye yatırılan kalp yetmezliği olan hastaların çoğu Medicare yararlanıcılarıdır. (Medicare, Amerika Birleşik Devletleri'nde ulusal bir sağlık sigortası programıdır.) Son on yılda, kalp yetmezliği nedeniyle ilk kez hastaneye yatış oranlarında bir düşüş görülse de; bu değişiklikler tutarlılıklar göstermedi ve kalp yetmezliği halen büyük bir sorun olmaya devam ediyor.


65 yaşın üzerindeki 1 milyon 799 bin 27 yetişkinin ülke çapındaki gözlemsel çalışmasında, araştırmacılar daha önce kardiyovasküler hastalık görülmeyen hastaları belirlediler. Kalp yetmezliği için beş ortak risk faktörünün başlangıcını ölçtüler: hipertansiyon, miyokard enfarktüsü (MI) veya kalp krizi, diyabet, atriyal fibrilasyon ve obezite.


2011'den 2016'ya kadar olan 6 yıllık dönemde 249 bin 832 katılımcıya kalp yetmezliği teşhisi kondu. Araştırmacılar, zaman içinde beş risk faktörünün tamamında her yıl kademeli bir artış kaydetti. Bununla birlikte, bu komorbiditeleri olmayan hastalarla karşılaştırıldığında; hipertansiyon, diyabet ve obezite gelişen hastalarda her 1000 Medicare yararlanıcısı başına kalp yetmezliği vakalarının sayısı azaldı.


Diğer risk faktörlerindeki farklılıkları hesaba kattıktan sonra, kalp krizi geçiren hastalarda kalp yetmezliği insidansı, durum öyküsü olmayanlara kıyasla yüzde 26 arttı. Benzer şekilde, atriyal fibrilasyonu olan Medicare yararlanıcıları, kalp yetmezliği geliştirmede yüzde 22'lik bir artış gösterdi ve bu hasta grupları arasında hedeflenen önleme stratejilerinin kalp yetmezliğine bağlı morbidite ve mortaliteyi azaltabileceğini düşündürdü.


Circulation: Heart Failure  ve JAMA Internal Medicine  dergilerinde yayınlanan geçmiş çalışmalar kalp yetmezliğindeki genel eğilimlerle tutarlıydı. Araştırmanın baş yazarı, Kardiyovasküler Tıp Bölümü'nde yardımcı doçent ve Sonuç Araştırma ve Değerlendirme Merkezi'nde araştırmacı olan Rohan Khera, "Hipertansiyon, diyabet ve obezite hastaları arasında azalmış kalp yetmezliği insidansı, bu risk faktörlerinin daha optimal bir şekilde yönetilmesini öneriyor; ancak kalp krizi ve atriyal fibrilasyon yaşayanlar arasındaki daha yavaş düşüş, daha fazla araştırmayı gerektiriyor” dedi ve gözlemlerin başlangıç ​​niteliğinde olduğunu ve hipotez oluşturduğunu belirtti.


Circulation dergisinde yayınlanan araştırmaya göre, miyokgardiyal enfarktüsü sonrası hastaların hayatta kalma oranı ve yaşam beklentisi artarken, yüzde 45'inde 95 yaşından itibaren kalp yetmezliği meydana geliyor. Araştırmacılar kanıta dayalı uygulamaların ABD'de kalp yetmezliği sorununu azaltıp azaltamayacağını belirlemek için ek çalışmalara ihtiyaç olduğu sonucuna vardılar.

Kaynak: www.medicalxpress.com


Kategori: BİLİMSEL GÜNDEM