Oregon Eyalet Üniversitesi'ndeki bilim insanları, COVID-19 için yeni bir tedavi geliştirdi. Teknoloji, COVID-19 aşılarında da iyi bir şekilde kullanılan mRNA'ya dayanmakta. Ancak bu durumda, verilen mRNA, solunum yolu hücrelerinde SARS-CoV-2'nin bağlanma bölgesi olan insan anjiyotensin dönüştürücü enzim 2'yi (hACE2) kodluyor.

Lipid nanoparçacık-kapsüllü mRNA terapötiği vücuttaki hücrelere veriliyor ve daha sonra hücreler, viral parçacıkları emmek için bir tuzak görevi görüp serbest yüzen bir hACE2 formu üretmeye ve salmaya başlıyor. Viral partiküller tuzaklara bağlandıktan sonra artık vücuttaki hücrelere bağlanamıyorlar. Heyecan verici bir şekilde, teknoloji, virüsün farklı varyantlarıyla da çalışıyor ve bunun yararlı bir evrensel tedavi oluşturabileceğini düşündürüyor.

“Messenger RNA”, bir COVID-19 aşı teknolojisi olarak değerini kanıtlamıştı, ancak araştırmacılar, bir COVID-19 tedavisi olarak mRNA'yı kullanarak işleri bir adım daha ileri götürmekle ilgilenmekte. Ayrıca, virüsün bağışıklık sistemimizi mutasyona uğratma ve bağışıklık sistemimizden kaçma yeteneği göz önüne alındığında, yeni varyantlarla savaşmaya yardımcı olan tedaviler geliştirmek önemlidir ve bu Oregon Eyaleti araştırmacıları, mRNA terapötiklerinin bunu başarmanın bir yolunu temsil ettiğine inanmakta.

Yeni teknolojinin geliştiricilerinden Gaurav Sahay, “Bu, bir aşı olarak haberci RNA yerine, mRNA'nın farklı koronavirüslere karşı evrensel bir tedavi olarak kullanılabileceğini gösteriyor. Toplu aşılamaya rağmen, bu pandemiyi sona erdirmek için etkili tedavi seçenekleri geliştirmeye acil ihtiyaç var. Çeşitli tedaviler bir miktar etkinlik göstermiştir, ancak virüsün yüksek mutasyon oranı, tüm endişe türlerini tedavi eden ilaçların geliştirilmesini zorlaştırmaktadır.” dedi.

Viral mutasyonun sağladığı avantajları atlamanın anahtarı, virüsün kendisini hedef almak değil, ona vücuttaki bağlanma bölgesinin tuzak bir versiyonunu sunmaktır. Hiçbir mutasyon, SARS-CoV-2'nin hedef hücrelere girmek için hACE2'ye bağlanması gerektiği gerçeğini değiştiremez. Bunu başarmak için araştırmacılar, hücreleri vücudun etrafında yüzecek ve SARS-CoV-2 parçacıklarını temizleyecek çözünür bir hACE2 formu üretmeye başlamaları için uyaran bir mRNA terapötik geliştirdi.

Diğer bir seçenek ise, tedaviyi inhalasyon tedavisi olarak doğrudan akciğerlere vermektir; bu, hava yolu hücrelerinin kendi tuzaklarını üreteceği ve en çok ihtiyaç duyulan yerde ilk savunma hattını sağlayacağı anlamına geliyor. Öyleyse neden hastalara protein formunda hACE2 uygulayıp mRNA aşamasını atlamıyoruz diye sorabilirsiniz: hACE2 proteini vücutta kısa bir yarı ömre sahiptir ve bu nedenle uzun süre etkili olmayacaktır. Bununla birlikte, hACE2'yi kodlayan bir mRNA tedavisi bağlamında, tedavi edilen hücreler, kendi hACE2'lerini uzun bir süre boyunca oluşturarak, daha uzun süre etkili tedavi sağlayabilir.

Çalışmaya katılan başka bir araştırmacı Jeonghwan Kim, “Çözünür enzim, canlı SARS-CoV-2'nin konak hücrelere bulaşmasını etkili bir şekilde engelledi. mRNA sentezi hızlı, uygun maliyetli ve ölçeklenebilir, üstelik lipid nanoparçacık tarafından iletilen mRNA, enfeksiyon azalıncaya kadar protein üretimini sürdürmek için gerektiği kadar tekrarlanabilir. Tedavi durduğunda, artık ihtiyaç duyulmayan çözünür hACE2 sistemi birkaç gün içinde temizler.” diye ekledi.

Kaynak: https://www.medgadget.com/