California San Diego Üniversitesi'ndeki araştırmacılar, vücut yüzeyinin 16,5 cm (6,5 inç) altına kadar derin dokuları izleyebilen giyilebilir bir ultrason sistemi geliştirdiler. Ayrıca ekip, hareketle ilişkili gürültüyü azaltmak için bir makine öğrenimi algoritması kullandı ve kullanıcı gününü geçirirken güvenilir okumalar elde etmesine yardımcı oldu. Sistem bunu her kullanıcı için ayrı ayrı yapmayı öğreniyor. Derin doku işlevselliği ve on iki saatlik pil ömrü, giyilebilir cihazın kalp debisi, kan basıncı ve kalp atış hızı dahil olmak üzere çeşitli yararlı fizyolojik parametreleri izlemeye uygun olduğu anlamına geliyor.

Geleneksel hacimli ve sabit ultrason ekipmanının bu minyatürleştirilmiş, taşınabilir ve giyilebilir versiyonları, ultrasonun faydasını ve uygulamasını artırmak açısından oyunun kurallarını değiştirebilir. Bu en son teknoloji, giyilebilir ultrason ile mümkün olanın kapsamını daha da genişleterek derin doku görüntüleme sağlıyor ve hareketli hastalarda sinyali iyileştirmek için makine öğrenimini kullanıyor.

Çalışmaya katılan bir araştırmacı olan Muyang Lin, “Bu teknolojinin hayat kurtarmak ve iyileştirmek için birçok potansiyeli var. Sensör, hareket halindeki kardiyovasküler işlevi değerlendirebiliyor. İstirahat veya egzersiz sırasında anormal kan basıncı ve kalp debisi değerleri kalp yetmezliğinin ayırt edici özellikleridir. Sağlıklı popülasyonlar için, cihazımız egzersize verilen kardiyovasküler tepkileri gerçek zamanlı olarak ölçebilir ve böylece her bir kişinin uyguladığı gerçek egzersiz yoğunluğu hakkında kişiselleştirilmiş egzersiz planlarının oluşturulmasına rehberlik edebilecek veriler sağlayabilir.” dedi.

Esnek cihaz, cilt yüzeyinin 164 mm (6,5 inç) altındaki dokuları izleyebiliyor ve ciltle uyumlu teması sayesinde kullanım sırasında rahatlık sağlıyor. İlginç bir şekilde, araştırmacılar başlangıçta bir tansiyon monitörü tasarlamayı amaçlamışlardı, ancak teknolojinin daha fazla işlevselliğe sahip olabileceğini fark ettiler.

Lin, “Bu projenin en başında kablosuz bir kan basıncı sensörü yapmayı hedefledik. Daha sonra, devreyi yaparken, algoritmayı tasarlarken ve klinik içgörüler toplarken, bu sistemin kalp debisi, arter sertliği, ekspiratuar hacim ve daha fazlası gibi kan basıncından çok daha kritik fizyolojik parametreleri ölçebileceğini anladık.” diye ekledi.

Kaynak: https://www.medgadget.com/