Doktorclub Medikal ve Sağlık Teknolojileri Haberleri

12/07/2024
Düşük Tüp Bebek Başarısı ile İlişkili Hava Kirliliği

Düşük Tüp Bebek Başarısı ile İlişkili Hava Kirliliği

Amsterdam'daki ESHRE 40. Yıllık Toplantısında sunulan bulgular, tüp bebek işlemi sırasında oositlerin (yumurtaların) alınmasından önce ince partikül maddeye (PM) maruz kalmanın, canlı doğum elde etme olasılığını neredeyse %40 oranında azaltabileceğini ortaya koydu.


Tüp bebek, doğurganlık sorunu olan kişilerin bebek sahibi olmasına yardımcı olan tekniklerden biridir. Tüp bebek sırasında kadının yumurtalıklarından bir yumurta alınır ve laboratuvarda spermle döllenir. Embriyo adı verilen döllenmiş yumurta, büyüyüp gelişmesi için kadının rahmine geri gönderilir.


Araştırmacılar sekiz yıl boyunca 1.836 hastadan alınan 3.659 dondurulmuş embriyo transferini analiz etti. Bir dişinin ortalama yaşı, yumurta alımı sırasında 34,5, donmuş embriyo transferi sırasında ise 36,1’di. Çalışmada, yumurta alımından önceki dört maruz kalma süresi boyunca (24 saat, 2 hafta, dört hafta ve üç ay) hava kirletici konsantrasyonları incelendi ve ortak maruziyetleri hesaba katacak modeller oluşturuldu.


Araştırmacılar yumurta toplamadan önceki iki haftadaki PM10 maruziyetini analiz etti. En yüksek maruz kalma çeyreği (18,63 ila 35,42 µg/m3) ile en düşük dörtte birlik dilim (7,08 ila 35,42 µg/m3) karşılaştırıldığında canlı doğum olasılığının %38 azaldığını (OR 0,62, %95 CI 0,43-0,89, p=0,010) buldular. Ayrıca, yumurta toplanmasından önceki üç ayda PM2.5 maruziyetinin artması, tüp bebek canlı doğum ihtimalinin azalmasıyla da ilişkiliydi; ikinci çeyrekte 0,90'dan (%95 GA 0,70-1,15) 0,66'ya (%95 GA 0,47-0,92) düştü. Daha da önemlisi, çalışma süresi boyunca mükemmel genel hava kalitesine rağmen hava kirliliğinin olumsuz etkisi gözlemlendi; PM10 ve PM2.5 seviyeleri, çalışma günlerinin sırasıyla yalnızca %0,4 ve %4,5'inde WHO kılavuzlarını aştı.


Araştırmanın başyazarı Dr. Sebastian Leathersich şöyle açıkladı: “Bu, yumurtaların gelişimi sırasında, embriyo transferi ve erken hamilelik sırasında kirletici maddelere maruz kalmanın etkilerini ayrı ayrı analiz etmek için dondurulmuş embriyo transfer döngülerini kullanan ilk çalışmadır. Böylece kirliliğin yumurtalar üzerinde mi, yoksa hamileliğin erken evreleri üzerinde mi bir etkisi olduğunu değerlendirebildik. Sonuçlarımız, oosit toplanmasından önceki 2 hafta ve 3 ay boyunca partikül maddeye maruz kalma ile bu oositlerden sonraki canlı doğum oranları arasında negatif doğrusal bir ilişki olduğunu ortaya koyuyor. Bu ilişki, dondurulmuş embriyo transferi sırasındaki hava kalitesinden bağımsızdır. Bu bulgular, kirliliğin sadece hamileliğin erken evrelerini değil, yumurtaların kalitesini de olumsuz etkilediğini gösteriyor ki bu daha önce bildirilmemiş bir ayrımdır.”


Dr. Leathersich sözlerine şöyle devam etti: “İklim değişikliği ve kirlilik insan sağlığına yönelik en büyük tehdit olmaya devam ediyor ve insan üremesi de bundan muaf değil. Dünyanın olağanüstü hava kalitesine sahip, uluslararası kabul görmüş kirlilik üst sınırlarını çok az sayıda günün aştığı bir bölgesinde bile, hava kirliliği miktarı ile donmuş embriyo transfer sikluslarındaki canlı doğum oranı arasında güçlü bir negatif korelasyon var. Kirletici maddelere maruz kalmanın en aza indirilmesi önemli bir halk sağlığı önceliği olmalıdır.”