Progresif Miyoklonik Epilepside Pozitif ve Negatif Miyoklonusun İzlenmesi

  • 13/08/2021

Progresif Miyoklonik Epilepside Pozitif ve Negatif Miyoklonusun İzlenmesi

Doğu Finlandiya Üniversitesi'ndeki araştırmacılar, ilerleyici miyoklonik epilepsili hastaların yaşadığı ani kas hareketleri olan miyoklonik sıçramaların oluşumunu, şiddetini ölçebilen giyilebilir bir yüzey elektromiyografisi ve üç boyutlu ivmeölçer sistemi geliştirdiler. Kas sarsıntıları oldukça rahatsız edici olabiliyor, ancak aynı zamanda kazalara ve düşmelere de neden olabiliyor. Araştırmacılar, yeni sensörlerin ilerleyici miyoklonik epilepsiyi biraz daha iyi anlamalarına yardımcı olabileceğini, böylece sonunda yeni tedavilerin geliştirilmesine yardımcı olacağını ve hastaların ilerlemelerini izlemelerine izin vereceğini umuyor.


Miyoklonik sıçramalar hareketle uyarılabilir ve pozitif veya negatif olabiliyor. Pozitif bir miyoklonus tipik olarak spontan kas kasılması ile sonuçlanırken, negatif bir miyoklonus, kas aktivasyonunun bozulmasına neden oluyor. Bu bozulma düşmelere ve kazalara neden olabiliyor, bu da hastalar için ciddi tehlike oluşturduğu anlamına geliyor.


Bu semptomların nasıl, neden ve ne zaman ortaya çıktığını anlamak, klinisyenler ve araştırmacılar için durumu anlamada, yeni tedaviler geliştirmede faydalı olacak. Ancak, nesnel veri sağlama yöntemleri sınırlı. Şu anda, miyoklonik sıçramaların şiddeti, deneyimli bir klinisyen tarafından yapılan görsel ölçümlerle değerlendirilmekte. Fakat bu yalnızca kısa bir zaman diliminde durumla ilgili ayrıntı veriyor.


Hastalar semptomlarının ciddiyeti konusunda bir miktar rehberlik sağlayabiliyor, ancak teknolojinin hastalık izleme yükünü omuzlamasına izin vermek hem hastalar hem de klinisyenler için yararlı. Bu en son cihaz, miyoklonik sıçramalar hakkında veri sağlamayı amaçlıyor ve evde izleme için de uygun görünüyor. Kola takılan ve sarsıntı frekansı - şiddeti hakkında veri sağlayan giyilebilir yüzey elektromiyografisi ve üç boyutlu ivmeölçer sensörlerinden oluşuyor.


Şimdiye kadar araştırmacılar, sensörleri her biri 48 saat boyunca takan gönüllülerde test ettiler. Sensörler, hastaların kendileri tarafından bildirilen sonuçlarla iyi bir uyum sağladı ve gece ile gündüz arasında semptomlarda farklılıklar gösterdi. Sensörlerden elde edilen sonuçlar, deneyimli bir klinisyen tarafından gerçekleştirilen semptom şiddeti değerlendirmeleriyle de ilişkilendirilerek, uzun süreli evde izleme için uygun olduklarını düşündürmekte.

Kaynak: https://www.medgadget.com/