Kalp Naklinde Devrim Yaratabilecek Sanal Biyopsi

  • 31/05/2022

Kalp Naklinde Devrim Yaratabilecek Sanal Biyopsi

Koroner kalp hastalığı gibi belirli durumlar sonunda kalp naklini gerektirebiliyor. Kalp nakli ameliyatı, hasarlı veya başarısız bir kalbin sağlıklı bir kalple değiştirilmesini amaçlar. Yeni MRI tekniği ise, kalp nakli ameliyatlarını dönüştürebilir, komplikasyonları ve hastaneye yatışları azaltabilir.


Dünya çapında yaklaşık 3500 kişiye her yıl kalp nakli yapılıyor ve bazı hastalar bir tür organ reddi yaşıyor. Bununla mücadele etmek için, Sidney'deki Victor Chang Kardiyak Araştırma Enstitüsü ve St Vincent Hastanesi'nden bilim insanları sanal bir biyopsi tekniği geliştirdiler, teknik nakledilen kalbin reddedildiğinin belirtilerini tespit etmek için tasarlandı. Bulgular Circulation dergisinde yayınlandı.


Victor Chang Kardiyak Araştırma Enstitüsü'nden Doçent Andrew Jabbour, yeni gelişmenin dünya çapında binlerce kalp nakli hastasının bakımını iyileştireceğini söyledi: “Bu hastaları yakından ve yüksek derecede doğrulukla izleyebilmemiz çok önemli; Şimdi, son derece invaziv bir prosedüre ihtiyaç duymadan bunu yapabilen yeni bir aracımız var. Bu yeni sanal biyopsi daha az zaman alıyor, invaziv değil, daha uygun maliyetli, radyasyon veya kontrast maddesi kullanmıyor ve en önemlisi hastalar bunu daha çok tercih ediyor.”


Sağlık uzmanları, daha fazla reddi tedavi etmek ve önlemek için immünosupresif tedavilerin seviyesini ve uygunluğunu belirleyen bir biyopsi yaparak kalp nakli reddini test edebilir. Bu prosedür invaziv olmasıyla beraber, cerrahların birden fazla kalp dokusu örneğini çıkarmak için kalbe bir biyopsi aleti yerleştirmesine izin vermek için juguler damara bir tüp yerleştirilmesini içeriyor.


Yeni MRI tekniği, reddi tespit etmede doğru sonuçlar elde etti ve bilim insanlarının kalp iltihabı ile yakından ilişkilendirdiği kalp ödemi seviyelerini analiz edebiliyor.


Araştırmacılar, kırk kalp nakli hastasını geleneksel bir biyopsi veya yeni MRI tekniği grubuna randomize etti. Yeni testin reddetmeyi tespit etmede aynı derecede etkili olduğunu buldular. Ayrıca, immünosupresyon gereksinimleri, böbrek fonksiyonu ve ölüm oranlarındaki benzerliklere rağmen, MRG prosedürü olan kişilerde hastaneye yatış ve enfeksiyon oranlarında bir azalma olduğunu keşfettiler. Bu bulgular, planlanmış daha büyük, çok merkezli bir çalışmada yeniden teyit edilecek.


Çalışmanın yürütülmesine yardımcı olan yazar ve kardiyolog Dr. Chris Anthony, şu sonuca vardı: “Teknik şimdi Sidney'deki St Vincent's Hastanesi'nde sıklıkla kullanılmakta ve dünya çapında daha fazla kliniğin bu yeni teknolojiyi benimseyeceğini tahmin ediyorum.”

Kaynak: healtheuropa.eu